Çarşamba, Kasım 08, 2006

//ve bir gün biter//

Hayat...
Başı ve sonu belli olan oyunlar gibi...Oynamaya başladığında herşey çok güzeldir herkes mutlu...Herkes ilgi gösterir sana, oyununa...Gülerler yüzüne, çok çirkin olsan da ne güzel şeysin sen öyle derler hep...Sonra birkaç tur böyle döner oyunun...Sonra büyüdükce çirkinleşiyor bu ya huyu da değiştiler başlar...Çok yaramaz olmuşsun sen bakışları vardır hep bir köşe de otursan da...Sadece annen sarar seni kollarıyla, o da sadece yalnız kaldığında...
Sonra zorunluluklar başlar...Her sabah kalkıp giyinirsin aynı şeyleri...Belki iyi bir hayat için ama garantisini kimse vermeden düşersin bir yolun peşine...Oyunda rolun budur artık...A,b,c sıralı ve ya tek tek öğrenmek...Sonra gelip seni görenler azalır ya da geldiklerinde zaten sen olmazsın oyunun merkezinde, evinde...Çünkü zorunlulukların vardır ya...
Oyun gün geçtikce daha çok yorar seni...Sonra birini görürsün...O biri nefesini ağzında saklayacağın ilk kişi olur...Öyle bir düşünürsün ki sanki "o" oyunun amacı ve sen de amacına ulaştın...Gerisini formaliteden oynuyorsun artık...Ama oyun içinde oyunlara alışırsın ilk çekip giden parçanla...Sonra düşerken yeni bir dal bulursun, ondan da düşerken bir yenisini...Sonra anlarsın ki oyunun geri kalanı düşmek ve kalmakla oynanıyor...Ama hep bir köşede sana bakanlar vardır ailen...
Ve ilk kayıp...Kim olacağı belli olmaz oyunda ama ilk elenen...İlk giden masadan...İlk oyununu bitiren...Ve hala oynayanlara ilk acıyı yaşatan...İlk gerçek acıyı...Oyunun kabus kısmıdır bu...Uyumadan gördüğün ilk kabuslar...Yastığının ilk kez gerçek bir acıyla ıslandığı bölümüdür...Dünyada cehennem ateşini görmektir pembe oyundaki tozların arasından...Ve sonrasında ilk gidenin küllenen ilk acısı...Sonra gidenlerin arkasından ağlamakta düşüp kalkmak kadar çok girer hayatına...Alışırsın...Her seferinde asla alışamam desen de...
Ama hep gidenler düşenler yoktur oyunda...Bir mutluluk bulursun sonunda...Bir kaç oyun formalitesi, gereksiz imzalar ve dışarıdan bakınca mutlu görünen bir ev...Genelde sadece dışarıdan bakılınca öyle görünen bir ev...İki kişi az gelir bir sabah ve üçüncü katılır...Yeni bir oyuncu...Bilirsin ki aynı oyunu o da yaşayacak...Gülersin başlarsın onu da oyununa katmaya...Bir süre sen büyüksündür o küçük...Bir süre sonra anlarsın ki o da senin için büyüğün neyse o...
Oyun uzun sürer bu zamanlarda bir yarıştasındır...Adına geçim derdi denir genel de...Ama bu dert öyle böyle değildir her gün emek ister...Ter ister...Bir gün artık ter dökmeden de para verirler sana...Emek verdin sen de emeklisin derler...
Sonra yuva da yalnız kalırsın...Kimileri yeni oyunlarda kimileri de başka ufuklarda olur o zaman...Gidilmesi olan dönüşsüz diyarlar da...Yalnızsındır...O hiç hatırlamadığın ana karnında olduğun kadar yalnız çaresiz...
Ve gelir oyun bitiş noktasına...Elinde orak seni bekler kapının bekçisi içeri girecek yarını almak için...Bitirir oyunu sen son zarı atarken... Ve daha hiç bilmediğin yeni bir oyun başlar içimde...Belki bilince anlatırım diyemeyeceğin...
Bu kadar özettir işte hayat...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

alışırsın... asla alışamam desende...