Pazar, Kasım 05, 2006





Bir şehirden geride kalanlar...Bir gün den...Biten umutlar, yeni hayaller, soğuk bir dün ve bir Şehr-i İstanbul olayı...

Yaşanmasını beklediğin herşeyin yaşanamayacak olduğunu zaten biliyorsun, ama emin olduklarından bile yara aldığın zaman kader kara kalemle yazılmış gibi geliyor sana...Ya da ellerinin çamura bulaştığını düşünüyorsun...Dokunduğun her güzel, kir oluyor, şaşıyorsun, ağlıyorsun belki ama durduramıyorsun...Çünkü asıl olan ellerindeki çamur değil...Gökten yalan yağıyor artık yağmur değil...İnsanlar düşünerek konuşuyor, dillerdeki hisler değil...Sonuçlar sorunları doğuyor artık çözüm aramak bir yol değil...Çözüm bir yol değil...

Zaten kimsenin hakkı da yok aramaya, sormaya ya da yargılamaya...Çünkü tek düze hayatlar da kapalı tüm yeni yönler...Tek düze hayatlara kapalı yeni yerler...Korkular bekliyor diye, gelecek bir gün gidecek diye, toprak bir gün seni de seçecek diye düşünmeden günün tadını çıkarmak en iyisi...

Tarih dünü gösterdiğinde ve bugün aslında hiç olmadığında dedikleri gibi...Gotham şehri yok ve saat 6.66...O zaman neden dönmesin ki dünya...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

İstanbul & İstanbul

15 milyonluk bu ülke gibi şehirde acaba kaç kişi merak etmiştir yaşadığı şehrin ilk kuruluş öyküsünü ?

Yaklaşık 2700 sene önce Byzas (Bizans) Trakyanın ta derinlerinden kopup gelipte, Sarayburnu'nda bir koloni kurduğu vakitde, birkaç sarhoş ve dilenciden başka kimseler yokmuş bu koyda. Karısını bile at üstünde belleyecek kadar kopuk biriyken, Trak inadıyla, birkaç imparatorluğa başkentlik yapacak bir kentin temellerine, pek sıkı bir ilkdüzen getirmişti o. O düzendir ki, haliçte gemi barındırmış, annesinin isminden yola cikarak ona altın boynuz adini vermiş ,alınan vergilerle de, sarayburnunu kasaba yapmış...

Şimdi biraz daha önceye, mitolojinin sisli geçmişine gidelim;

io, argos krali inakhos’un kizi ve argos yarimadasindaki hera tapinaginin rahibesidir. tanrilar tanrisi, capkinligi ile unlu zeus, guzelligi dillere destan io’yu gorur ve ona asik olur. zeus’un karisi, bastanrica hera kiskancliga kapilarak io’yu cezalandirma yollari ararken, zeus, io’yu, hera’nin gazabindan korumak icin beyaz bir inege donusturur ve bu hayvanla hicbir iliskide bulunmadigina dair hera’ya yemin eder. bastanrica, inegin kendisine verilmesini sart kosar. io’yu alip, basina bin gozlu dev argos’u bekci olarak diker. zeus, tanrı hermes’i gonderip, devi buyuleterek oldurulmesini saglar. bu kez hera, io’nun rahatini kacirmak icin ona bir atsinegi musallat eder.

at sineginden bir turlu kurtulamayan io, kitalari asar. istanbul bogaz’ini gecerken, derin vadi sularla dolar ve boylece bogaz olusur. bogazici’nin yunanca adi olan “boosforos” sozcugu, “boos” inek ve “foros” gecmek, gecit sozcuklerinden olusmustur. sinek isirdikca, inek seklindeki io’nun cani cok yanar ve basini salladikca boynuzuyla kara parcalarinda derin yariklar olusturur. bu yariklardan biri de halic’tir. io burada zeus’un kizini dogurur. adini keroessa koyar. keroessa’nin de denizler tanrisi poseidon’dan, byzas adli bir erkek cocugu olur. byzas buyuyunce sarayburnu’nda byzantion’u (byzas’in yeri) kurar...