Perşembe, Aralık 08, 2005

zaman geçti yıllar aktı gözlerimden
her gece maviden siyaha döndü gökyüzü
ruhumda beyaz siyaha karıştı
güneşin doğduğu yer her gün daha uzaktı artık...
sonra yakınlaştı gözlerin güneşle beraber
sisin arkasında kalsanda kalsa da güneş
ışık vardı...
sonra konuştun konuştum...
anladım kaçış yoktu
yardım ederken yaram oldun
yardım isterken seni buldum...

şimdi ne mi olcak yukarı bak
ta ki maviyi görene kadar
ben orda olsamda belki
sadece uzakta olsamda sana
yine de sen hep burdasın tam yanımda
hissetmesen de...
bilmesen de...

Pazar, Aralık 04, 2005

sıkı sıkıya sarılmaya çalıştım...
korkularımı görmek istemedim
sadece inanmak yeter dedim
sustum
gurur duydum belki susmamdan
başarmıştım sanmıştım
ama yenilmiştim korkmuştum ya
işte haklıydım
anladığımda geç kalmıştım ama haklıydım...

Perşembe, Aralık 01, 2005

siyah

Image hosted by Photobucket.com
devam eden bir hayatın olması senin için iyi bir haber mi yoksa sürüklendiğin bir kader olduğu mu asıl gerçek...bence asıl neden bu çelişkilerin hep hayatımda olması...sahneye hep çerçevenin arkasından bakmam yağmur tanelerini camın diğer yanından izlemem...korkularımı dışarı atmak yerine içimde kırılıp çoğalmalarını izlemem...
hayat koyulaşdıkca daha derinlere iniyorum...daha gerilerden izliyorum oyunu...daha zor görüyorum daha zor seçiyorum renkleri...sonunda tek renk kalacak ve ben o renkte kaybolacağım...
öyle bir an gelecek ki artık ön koltuktaki kahkahalar bana da acı verecek...
ve acım dinecek yine aynı siyah ta...

Pazartesi, Kasım 28, 2005

ben

küçüktüm hikaye başladığında yeni doğmuştum yanlızca ben vardım...sonra çoğaldım parçalara bölündüm yaşamlara karıştım onlarda yaşadım benliğimde kaybolurken onlarda hayat buldum...rüzgarlara karıştım filmlerden fırlamış bi figuran gibi vardım yerde...sustum bazen , bazen öyle bağırdım ki kendim bile sağır oldum duymadım kendimi anlamadım...zaten kırılan parçaları toplamayı da denemedim hiç gerek yoktu eskisi gibi olmazdı...olsa da artık işe yaramazdı belki yarardı ama istemezdim...nasıl olsa bu bir savaştı...tek amacı galip gelmek olan bir oyun...öyle olmasına çalıştım çok çalıştım kendimi üzmemek için yara alıp düşmemek için...çarpıştım güçüm azalınca kaçtım saklandım kuytularda sonra tekrar çıktım ortaya...bir görünen bir kaybolan hayaller gibi..ama pek de sevilmeyen istenmeyen oldum...haklı değildim ama hani her yol haklıydı...o zaman neden yargılandım neden idam edildim...anlamadım...kim di beni kandıran bunların doğru olduğunu söyleyen bilmiyorum...yanlışmış görüyorum...ama devam etmiyorum artık bu kadar...

düştüm...

düşümde düştüm ben
uykularımdan uyandım sıçradım yatağımdan
açtım korkuyla gözlerimi
karanlık odaya...
haklıydım rüyamda gitmiştin
yoktun odamda...
ne yapmalıydım
matem mi olmalıydı
ben yas mı tutmalıydım...
yoksa asıl tutmam gereken hayatın kendisi miy di...
kaçmam gereken şey acın mıydı
yoksa acım mı...
unutmam gereken sen miydin
yoksa yanmış yaşamım mı???

Pazartesi, Kasım 21, 2005

demiş ve haklı^

Mutlu Aşk Varsa Da
Mutlu Son Yoktur

anlama içgüdüsü

olmadı yazdım çok yazdım ama olmadı
inanmamıştım da belki de inanmıştım
ama farketmezdi biliyormusun...

kırk kere değil di
bütün yapraklar doldu ilk yazdığın cümle ile
ama biliyormusun
sanırım bu da etkilemedi

sanırım dedim ya aslında öyle de değil
eminim etkilemedi kırklar...

sonra ne mi oldu hiç...

bişey yok maskem hala sağlam...

Pazar, Kasım 13, 2005

ölmüşüm...
haberim olmadan çalınmış hayatım
ellerimden alınmış satılmış
zefk için kırılmış kalbim
oynanmış bırakılmış unutulmuş
terk edilmiş ruhum
acı çekmiş yaşlanmış paslanmış...
kirlenmiş bedenim
gözlerim kapanmış
uyumuş beynim görmemiş doğruyu
sevmemiş umudu
susmuş karanlığı tutmuş sadece...
unutmuş mutluluğu...
zorlanmadın mi hiç kapıyı açarken
arkana bakmak gelmedi mi hiç içinden
son bir kez beni görmek
son bir kez gözlerimi görmek
belki son kez gülümseyip hoşcakal demek...
korktun mu yoksa
arkana bakarsan gidemeyeceğinden
geriye dönüp vazgeçeçeğinden
belki yeniden seveceğinden
yada duygulanıp üzüleceğinden...
korkmasaydın keşke korkmasaydım gittiğinde...

Salı, Kasım 08, 2005

hesap vermek gerekiyor
bazen durup düşünmek
yaşadıklarını yaşattıklarını
hatırlamak
belki biraz utanmak
geçmişinden sıkılmak
belki üstünü örtmeye çalışmak
başaramamak ağlamak
gözyaşlarını tatmak
acıyı hissetmek
hissettiklerimi hissetmek
yaşamak yinede yaşamak neden mi...
belki anlarsın diye
belki ağlamasanda anlarsın diye
beni bıraktığın
bizi yada bizden geride kalan solmuş yeşilliği...
başını yazmak zor geldi yorgunluğumu her yazdığımda aklıma gelmesinden dolayı sevmemeye başladım...keşke taş taşısaydım bedenim yorgun ruhum mutlu kalsaydı ama düzlükten yuvarlandım ruuhm sakat bedenim mutlu kaldı...içinde hayat yokken yaşamaya çalıştı...yetmezmiş gibi eğlenmeye yeniden sevmeye yeniden düşmeye çalıştı ve başardı...yeniden sarhoş oldu yeniden hayat buldu... başladığı her şeyi bitirdi bittiği her noktada kalktı geri başa döndü...zorlandı...evet belki çok ağladı biliyorum ağlaması gerekiyordu öğrenmek için...öğreniyordu öyleyse ağlıyordu... hala öğreniyor...ne mutlu bedenim... diyor ruhum...

Cumartesi, Kasım 05, 2005

çok günler oldu geriye bakmayalı
arkamdaki dağların kokusunu anımsamayalı
yuvarlandığım yerlere geri dönmeyeli...
korkma başlayalı çok oldu
sızlanmayı bırakıp susmayı seveli...
boş vaatlere aldanalı
karanlığa dalmayalı
yaşamın yaşam olduğunu anlamayalı...
yada saçmalamayalı...
korkunla yüzleşmek
korkunu yenmek
korkundan korkmamak mümkün
kaderi yenmek ipleri elinde tutmak...
yaşamı sevmek
her anı yaşamak
her anda yaşamak...
yada bir anda ölmek...

inanç...

inanmak
bir geçmişin ve geleceğin olduğuna
seni kurtaracak koruyacak birinin olduğu
soğukta ısıtacak sarıp sarmalacak...
yanında kalacak bırakmayacak...
sadece inanmak yeter demek...
ama imkansızlıklar için
sadece kendini harap etmekten
vazgeçmek...

Salı, Ekim 04, 2005

terslem

kendimden korktum
yada senden
ama korktum
ve gittim arkama bile bakmadan
seni hiç düşünmeden acımadan...
bir mendil bile bırakmadım
gözyaşların için
senin için benden bir parça...
öyleydim ne yapabilirim
seni hiç sevmedim dedim ve gittim...
yada bunların hepsini sen yaptın
ben sadece seyrettim...

Cuma, Eylül 23, 2005

mıy dı...

yalan dı
belki gidişin hep içimdeydin aslında
hep yanımdaydın gittin desemde
yalan gibiydi işte hep oradaydın
tam karşımda duruyordun...
hep hissedebiliyordum seni
her baktığımda görebiliyordum...
sonra gerçekten geri geldin
döndün bana...
affettim dedin...
artık yanımdaydın
mutlu olmam gerekiyordu ama değildim...
sanırım burda olmanda değişik bir duyguydu...
aslında bence buda sadece kendimi kandırdığım bir
Yalandı...

ışıklar...

kapatıyorlar acılarımı
parlak yoksulluğum savunuyor beni...
kapatıyor üzerlerini
ulaşamıyorlar bana mutlu oluyorum
ama geçici...
gece olunca dağılınca ışıklarım
geliyorlar üzerime
anlıyorum sadece hayali günler diyorum...
ama yapacak birşeyim yok...
karanlık ve mutsuzum...

Salı, Eylül 20, 2005

iste burdan...


Image hosted by Photobucket.com

sonuç...

atlamak yada atlamak...
eminim atlamak...

Pazartesi, Eylül 19, 2005

ettirgen ve olduganlar...

sorunlar çözümleri getirmeliydi...
arkamdan gelen karanlığı bana yaklaştırmak yerine...
insanlar yardım etmeliydi....
beni daha fazla,
karanlığa itmek yerine...
yanlızlık beni terketmeliydi...
hayatıma giren herkesin yerine...
ölüm beni seçmeliydi...
suçsuz bir bebek yerine...

antipatikizm...

insanlar soğuyorLar benden gün geçtikçe...
gün geçtikce daha yanLız hissediyorum kendimi...
yanLızLık tek sırdaşım oLdu ama çarem değiL...
yetmiyor bana yanLızLığım artık,
yeni bedenlere ihtiyacım var...
gereksinimlerim var ama karşıLıksız...
acıLarım var ama gereksiz...
anLamsızLıkLarım var ama anLam aramayan...
kötüyüm işte saçmaLıyorum
biLiyorum hangi harf geLirse önüme basıyorum...
ama sanırım şu anda ağlıyorum...

böyle mi oldum

böyLe değiLdim ben...
biraz sarhoş,
epeyi moraLi bozuk,
kaLan kısımLarı da umut doLu yum...
bağLandığım kise yok yaşadığım bir beden...
anLıyacağın acı çekiyorum...
anLıyacağın diyorum ama biLiyorum,
ANLAMIYORSUN

Çarşamba, Eylül 14, 2005

vol.x.

kurumuş yapraklar gibi yaşıyorum artık
sadece rüzgarın etkisiyle uçuşan bir yaprak
önemsiz
her an biri basacakmış gibi geliyor üzerime
parçalayacakmış gibi nedensiz yere
sonra toparlanmaya çalışıyor bazen
yeniden filizlenmeye
ama ortada ne su veren ne de toprağını açan var
çaresiz katlanıyorum kaderime ve yaşıyorum
biri gelip dur diyinceye kadar...

Salı, Eylül 13, 2005

sonunda yanlız kalacağımı bile bile neden her seferinde başka bir kıyıya yelken açıyorum
neden şuursuzca birilerini bağlı olmam gerektiğini düşünüyorum
kendimi kendime yetiremiyorum
eksik kalıyorum yanımda sadece gölgem olduğu zaman
gereksiz hissediyorum kendimi önemsenmediğim zaman
anlamsız hissediyorum terkedilmiş
karanlık bir odaya kilitlenmiş gibi
kurtulmak istiyorum başaramıyorum çırpındıkca daha fazla batıyorum
yada sadece öyle olduğunu sanıyorum
biliyorum yorumlayamıyorum hayatın felsefesini
kendime yanlızlıktan kuleler yapıp içine kaçıyorum her sıkıştığımda
saçmalıyorum her kapı çalındığında
ve yanlızlığın uğultusunda yine yanlız kapatıyorum kapıyı suratıma...
dışardakilerden kaçıyorum
yanlızlığın canımı yaktığını bilsemde
onlarda yakacak sanıyorum
korkuyorum güvenmek istesemde
kalıyorum içimde sadece kendimle...

Image hosted by Photobucket.com
sevmek ölümü sever gibi...
yaşamdan kaçar gibi...
çaresizce umutsuzca ve belki şuursuzca...
ama yinede sevmek...
bilerek isteyerek...
çıkış olduğu için değil...
yada kaçmak için...
sadece istediğim için...
sadece hakettiğin için sevmek...
anlamasanda...
bilmesende...

Perşembe, Eylül 08, 2005

takınmış takıntılar...

yorgun geçti günler
arkamdaki karanlığı taşırken...
düştüm kalktım
canım yandı ağladım...
ama katlandım
taşıdım yükümü cezamı çektim
yolculuğum bitti
artık özgürüm
artık sensizim
kurtuldum
artık MUTLUYUM...

demek istedim hep ama olmadı

Çarşamba, Eylül 07, 2005

doğum


Image hosted by Photobucket.com

gece yine cevirdigi anda basladi dünya dönmeye

ay karanlıkla o gün tanıştı insan katiliyle o anda...

Ölüm o anda gelmeye basladı...

denge bozuldugunda...

geri cevirmek imkansız artık akan gidiyor bakmadan...

Önünde bir kuyu var belki düşersin sende atlamadan...




hepsi aynı...

büyükler diye bildiklerini sanıyorlar
aslında hep yanılıyorlar
yaptıkları her hamleden yenilgiye koşuyorlar
kaybediyorlar oyunu bizi özlerini
yada geleceklerini
anlamıyorlar
anlasalarda yapıyorlar
bastıramıyorlar
ne kendilerini
ne de bizi...

eminmiyim...

yeniden mi hissetmeye başladım...
yoksa bu boşluktaki çırpınışım mı...
kurtulmak için mi
biyerleri doldurmak....
sadece yeniden başlamak için mi
hakettiği için...
gereklimi gereksizmi...
bilmeden sonu gelmeden soruların...
başlamam gerek sanırım düşünmeden...
yada yutkunup susmak gerek
hayatına hiç girmeden...

Salı, Ağustos 30, 2005

beklerim

her gecenin biten günün karanlık tellalı olduğunu öğrendim...her akşam bir sonraki günün acılarını tatmaya aşladım..her gün geceyi arar oldum...her an ölümü...beklemek kadar kolay olmadı hayat acı verirken...kalın duvarları aşmak zor biliyorum...unutuyorum sanırım...bitiyor acılarım...

Çarşamba, Ağustos 17, 2005

garip...

o kadar garip mi yani yaşantıların birbiri içine gizlenmiş aynı anda haraket ediyor olması...biribine bağlanmış sıralı olayların aslında sadece sana acı vermediğini bilmek çok daha mı kötü...aslında o kadar da yalnız olmadığını istesende asla sonsuza kadar böyle kalamayacağını bilmek...doğru şeyler yaptığında bile bundan pişman olabilmek yanlışa özlem duymak beyninin hareketlerinin kendi kalbine zarar verdiğini bilmek...bunun için beyninden nefret etmek ama asla vazgeçememek...ayın sana ne kadar acı çektirsede aşkın hep yanında olduğu gibi...yada seni boğsada bu diyardan kaçamayacağın gibi...aşkın peşinden koşmak istiyenin kalbin olduğunu bildiğin halde onu durdurmadığını için beynini suçlamak kadar saçma...mutlu olduğunda yalvarıp mutsuzken yakarmak gibi zıtsa yaşamak....yada bu yazı kadar karışıksa...anlamak yerine anlatmak yerine garip demek yeterli değil mi...

Salı, Ağustos 16, 2005

sadece...

dokunmak herşey değildir...
yada nefesini hissetmek yanağında...
yanında uyanmak gereksiz...
içimde olduğunu bildikten sonra...
ellir uzak olsada tutabildikten sonra...
yada hiçbirşey yapamadan
yaşayacak kadar gücün olduktan sonra...

bu gece...

bazen sünger kullanmak gerekiyo...
geçmişle arana koymak ve üzerine yatmak...
acıların altında ezilirken gökyüzüne bakmak ve sadece yukarıyı düşünmek...
gözlerin kapanana acıların altında inlemekten seni dürtmekten vazgeçene kadar...
yeni gün gelip seni rahatlatana kadar...
yada ölüm pencerelerini kapatmanı beklemeden seni alana kadar...

derinlerde...

saklamana gerek yok gülen yüzünü...
acının ardından örtmelisin kapıyı...
taki yeni biri açılana kadar kilitli tutmalısın karanlığı...
gerekmeyene kadar üstüne gitmemelisin...
yaşam gücünü korumak için kendini korumak için...
yada benim için...
belki sadece benim için...

Cumartesi, Ağustos 13, 2005


Image hosted by Photobucket.com
Uğruna savaşmaya deyecek bir yetim olsaydı...

uğrunda ölmeyi tercih ederdim...

hiç...

hiç bilemem anlatamam...
korkularımı...
ne gizleyebilirim nede kapatırım yaralarımı...
sadece aldanırım...
anlayamam dışımdakileri anlatamam bile kendimi...
yorgunluk değil benimki aldanmanın acısı...
aralarım kırık camları dertlerin arasından bir ışık yanacak diye...
havaya sadece bir yıldız kayar diye bakarım...
arada sırada ağlarım kendi kendime...
yada gülerim o halime sonra delice...
sadece bunları hartırlarım sonra geride kalan kalmasını istediğimde korkumu sildiğimde...
anlayamam yaşadıklarım neden böyle diye...
düşümde düşümü uykuma çalanlar var...

öte yandakiler...

anlamıyormusunuz...ters taraftasınız hayatın tersinde yada hayat zaten tersimde...karışık geliyorsunuz bana...gereksiz düşünceler manasız hisler...acı bir tat bırakıyor ağzımda...her yutkunduüumda bunu anımsıyorum...iğreniyorum bundan...midem bulanıyor...dünya iyi gelmiyor bana...sadece dikenli tellerle kapatılmış gibi hapsindeyim...senin dünyanın...senin ve dünyanın...kaçamıyorum...kopamıyorum senin dünyandan...senden ve dünyandan...

Cuma, Ağustos 12, 2005

sen....

karşımdaki görüntünle yetinmek yetmiyor artık bana...dokunuyorum ama sadece hissiz bir resme bir cama...belki hissediyorsundur..korkuyorum canın yanacak diye burdan bile ellerim titriyor resminde bile...ona dokunmak bile korkutuyor dedim ya...üzülüyor karşımda üstüne deymez bana diyor...bilmiyor...aslında herşeyin onun için olduğunu...herşeye deydiğini...anlatmak konuşmak belki zor sende anlasan olmaz dimi desemde kalıyor içimde işte herşey...beklentisiz bir düşüş uçurumun sonunuda doğru karanlığın başına...

gece ışıkları...

yalnızken korkudan saklanacak yerin kalmaz ya bazen yorganın altında terlerken görürsün karartıları...aslında korkmana gerek yok onlar yalnızlığını bozmaya gelirler kabus gibi olsada...hayat ta öyledir ya kabus gibi korkmazsın ama ondan yaşamaktan...yada yaşayamamaktan yada hiçbirinden...belkide herşeyden...ama ordalardır ışıklar gözünü kapatmak istesende...istemesende...

Cumartesi, Temmuz 09, 2005

Image hosted by Photobucket.com
Eger, yeniden baslayabilseydim yasamaya,
Ikincisinde, daha cok hata yapardım.
Kusursuz olmaya calısmaz, sırtüstü yatardım.
Neseli olurdum, ilkinde olmadıgım kadar,
cok az seyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha cok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha cok günes dogusu izler,
Daha cok daga tırmanır, daha cok nehirde yüzerdim.
Görmedigim bir cok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gercek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yasamın her anını gercek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden baslayabilseydim eger, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yasam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yasayın.
Hicbir yere yanında termometre, su, semsiye ve parasüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden baslayabilseydim eger, hicbir sey tasımazdım.
Eger yeniden baslayabilseydim,
Ilkbaharda pabuclarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yururdum cıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar kesfeder, günesin tadına varır,
Cocuklarla oynardım, bir sansım olsaydı eger.
Ama iste ruhum 85'in ve biliyorum...
öLöYORUM...

Yalanlar...

Ordaydım Tam içinde sadece gokyuzunu arıyordum...Ama bulamadım...O zaman yetinmeyi ogrendim sensiz yasamanında mumkun oldugu gibi...Isıksızda kalmanın olabilecegini gordum...Artık ikinizede ihtiyacım yok...Artık ikinizide istemiyorum...

hala kayipsin...

Image hosted by Photobucket.com

neden ki...

Gittin Ayrılırken buz tutmuş bıyıktı gözlerin Kaçamak ellerimiz komutsuz sallandı Dudaklarımızda sıradan sözcükler Vedalaşmayı bile beceremedik Son bir bakış kaldı arkanda Kalabalığa karışan Her şey düzmece bir dinginliğe gömüldü Gittin. İçimde Yığınlarca kitap kaldı uçuşan Sözcükler beynimin köşelerinden Çıkıp korkuttular gecelerimi Peşimden geldi gölgeler Aynalara bakamaz oldum Hiçbir oyun avutmadı beni Yaşamıma sığmayan bir şey kaldı İçimde. Kaldı Yeni bir kent işkenceye hazır Ödeşemedim gittiğin mevsimlerle Belleğimi silkeleyip anılardan Tik tak çaldın uzun zaman Alışamadım yarımlığa Düşlerimde intihar tutkuları Sırtımda hançerinin oyduğu boşluk Kaldı. Ayrılık Çoğalarak giriyor günlerime Senden başka kim bilebilir Geçmişin dökümünü yaptığımı Ağır ağır pulsara dönüşürken güneşler Sonbahar hüznüne benziyor pencerede Artık konuk beklemeyen gözlerim Sayfalar da bitti ışık da her yanı kapladı Ayrılık.

Uyumadım ki hiç...

Yalnızım bu gece Heyecanıma cam bir bardaktan kanıyorum Bu ormanda senin çölleri pembeleştiren güzelliğinden uzak Her kara dalın ucunda asılı bir cesetle Karanlıkta sallanan bacaklar altında dolaşıyorum Karanlıkta hayalinin yakısıyla bu gece Birisini arıyorum en yüksekte en kısa iplerle asılmışlar arasında Nemli bir bayrak sarılıyor kalbime Öldüğüne (öldüğüme) inanmıyorum. Kılıcım her yana yetişir benim Senin de sıran gelecek yazılı bir mektup çakılıyor gözlerime Bu gece kaçacağım belki korkakça Halbuki kundaklanacak hayalim seninle bitti Halbuki bu yıldızların altında saklanmak kurtarmaz beni bu gece Elveda Aşkından başka kaşış yok Aşkından kaçış yok bu gece Biliyorum kanayan yaralarım olacak bu meydanda Kim meydan okuyan bana uçurumları öne sürer ki Biliyorum sen bu ormandaki yoksul için İhanet etti ve öldü diyeceksin Ama aşk Ama ölüm Bekliyorum bu gece...